11 Mayıs 2014 Pazar

Mucizeler Çağı- Karen Thompson Walker| Kitap Yorumu


Kitap: Mucizeler Çağı
Yazar: Karen Thompson Walker
Tür:  Young Adult- Science Fiction
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Seri: -
Goodreads Puanı: 3.65


Californiada sıradan görünen bir cumartesi sabahında Julia ve ailesi, dünyanın dönüşünün yavaşlamaya başladığını öğrenir. Günler ve geceler gittikçe uzamakta, yerçekimi kuvveti değişmekte ve doğa yok olmaktadır. 11 yaşındaki Julia ve tüm insanları yepyeni bir dönem beklemektedir.
"Gerçekte ne kadar az şey bildiğimiz hâlâ beni hayrete düşürüyor… Belki de benim ve ailemin başına gelenlerin yavaşlamayla hiçbir ilgisi yoktu. Mümkündü ama zannetmiyordum. Hem de hiç."
"İşte hayal gücü budur. Karen Thompson Walker dehşet verici bir gelecek ile günümüzün zekice ve güçlü tasvirini bir kurguda başarıyla bir araya getirmiş."
-Amy Bloom -
"Karen Thompson fantastik bir düşünceyi işleyip onu çarpıcı
bir şekilde gerçekçi kılmayı başarmış."
-Karen Russell-
(Tanıtım Bülteninden)










Bir gün 25 saat olsaydı ne değişirdi?
Peki ya 32 saat? 48 saat? 56 saat?..
Dünyanın dönme hızı yavaşlıyor...
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak


İlgi çekici tanıtımıyla bir çok okurun, okunacaklar listesine giren Mucizeler Çağı'nı yaklaşık 1 ay önce bitirdim. Yani bu gecikmiş bir yorum olucak ama aklımda kaldığı kadarıyla bu kitaptan sizlere bahsetmek istiyorum, çünkü beklediğim gibi çıkmayan bu roman bana yine de kendisini sevdirmeyi başardı.

Kısaca konusuna değinmek istiyorum. Bir sabah haberlerde günlerin uzamaya başlamasıyla ilgili bir haber yayınlanıyor ve o günden sonra gitgide günlerin uzamasıyla toplumun, ana karakterimiz ve ailesinin bu olaya tepkilerini, yaklaşım biçimlerini okuyoruz. Öncelikle ben okumadan önce kitaplar hakkında hiçbir bilgi edinmemeye çalıştığım için romanı daha distopik ve bol aksiyonlu bir şey sanıyordum. Tamamen yanılmışım, her sayfayı heh şimdi aksiyon göreceğiz umuduyla çevirdim ama öyle bir şey olmadı. Zaten bir yerden sonra kendimi kurguya öyle bir kaptırdım ki aklıma önceki beklentilerim gelmedi bile.



Kolay kolay okuduğum kitaplardan ders çıkartan birisi değilimdir, genellikle kafamı dağıtmak için kitap okurum. Hayatın içinde yaşadığımız olaylardan zaten ders çıkarmaya mahkumuz, bu yüzden okuduğum kitapların hafif olmasına özen gösteririm. Bu kitapta hafif, insanın kafasını yormayan bir roman olarak görülebilir fakat öyle değil. Yazım dili, olayların kurgulanışı oldukça basit ve anlaşılırdı ama öyle mesajlar veriyordu ki benim uzun zamandır savunduğum düşüncelerin yazıya dökülmüş haliydi.

''Bu hayatta yapmak zorunda olduğun tek şey ölmektir,'' diye cevap verdi Bayan Pinsky. Bu onun en sevdiği sözlerinden biriydi. ''Kalan her şey seçimine kalmıştır.''

Kitapta dünyanın dönme hızının neden yavaşladığını kimse çözemiyor, bununla yaşamaya devam ediyorlar. Ancak ben okurken dünyayı nasıl kirlettiğimizin, ağaçları kestiğimizin, nükleer santraller yaptığımızın ve bir çok eylemimizin sonuçlarını okuyormuş gibi hissettim. Bir sürü roman okuyoruz vampirli, melekli, perili hatta zombili ve her seferinde baş karakterimiz onlardan kurtulmanın, kötülüğü yok etmenin bir yolunu buluyor. Peki doğa anayla nasıl savaşabiliriz? Yıllardır hor kullanıp, kirlettiğimiz Dünya'dan kaçma şansımız yok. İnsanda klostrofobik duygular uyandırdığı kesin.




Kitabı çok sevdim ancak ana karakterimizin yaşının oldukça küçük olduğunu ve çoğu zaman günlerin uzamasını değil de insan ilişkilerini irdelendiğini düşünüyorum. Kitap günlerin uzamasıyla ilgili daha tatmin edici bilgiler içerseydi favorilerim arasına girebilirdi.

Çok uzattım, bence blogumun en uzun yorumu olarak tarihe geçti bu post. Eğer sıkılmayıp buraya kadar okuduysanız ne mutlu bana. Kitabı tavsiye ediyorum, okunması gereken bir roman. Herkese keyifli okumalar!

Puan:
4/5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlar da ilginizi çekebilir;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...